[BARIŞ SÜRECİ] Topyekün bir Toplumsal Barışı Konuşma Zamanı...

Eğer Abdullah Öcalan PKK'ya "silahları bırakın" çağrısı yapar ve PKK'ya dinletebilirse, bir Çözüm Süreci değil ama bir Barış Süreci başlayabilir. Birinci Çözüm Süreci (aslında ismi Barış Süreci olmalıydı) netice itibariyle iyi olsa da (PKK'nın çözümden yana olmadığı anlaşıldı; ateşkesi bozan PKK'nın ağır bedeller ödedi vesaire) sürecin bir tarafı (Öcalan ve PKK) kaypak çıktı. Öcalan hep "nasılsa asker Erdoğan'ı devirecek, oyalayıp duralım!" kafasındaydı. Baktı ki Erdoğan TSK'yı halkın sırtından alıp halka hizmetkar yaptı, kaypaklığa devam ederse İmralı'da ölecek, yaşı ilerliyor, "İmralı'dan tabut içinde çıkmak istemiyorum" demeye başladı. Eğer Öcalan samimi olarak "silahları bırakın" çağrısı yaparsa, onun çağrısına uymayan çıkacaktır mutlaka ama çoğu uyacaktır. Mızmızlık yapan üst düzey elemanlardan bir ikisi ortadan kaldırılırsa diğerleri hizaya gelecektir. Buradaki püf nokta, Öcalan'ın samimiyetidir. Birinci Çözüm Süreci'nde perde önünde "silahları bırakın" derken, perde gerisinde "silahları bırakmayın" diyordu! Bu kirli savaşın kazananı yok; bin sene de sürse kazananı hiç olmayacak! Fakir fukaranın çocukları ölecek, memleketin enerjisi, maddi-manevi değerleri boşa tükenecek. Son 40 senede 100 binin üzerinde insan öldü. Milyonlarca insan olumsuz etkilendi, milletin trilyonlarca lirası gitti. PKK'nin devleti yenme imkanı olmadığı gibi devletin de PKK'yı tamamen yok etme ihtimali yok! Bir Barış Süreci'yle silahlar sussun, memlekete barış ve huzur gelsin, gerekirse Öcalan ev hapsine alınsın. Hatta, seçilirse Meclis'e bile girsin! Barış Süreci mayınlı tarlada yürümek gibi bir şey olacaktır. Her iki taraftan "Barış istemezük!" diyenler mutlaka çıkacak, provokasyonlar olacak. Ama iki taraf samimi olursa bütün zorluklar aşacaktır. Barışa her zamankinden daha yakınız... AK Parti barışa dünden hazır... Başkan Erdoğan birinci Çözüm Süreci'nde elini değil vücudunu taşın altına koydu. MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli ve CHP Genel Baskani Özgür Özel de barıştan yana. Öcalan'ın samimiyetine göre, DEM de bu sürecin parçası olmaya hazır. HÜDA PAR da barış istiyor. Eminim ki, GELECEK, DEVA, SP, YRP, DP de barış istiyorlardır. Geriye, elinde iple Meclis'te şov yapan İP (İyi Parti) ile sokaklarda provokatörlük yapan İT (İttihat ve Terakki) kalıntıları (Ümit Özdağ'ın ZP'si vesaire) kalıyor. Barışa karşı çıkıp savaş isteyenlere kendi aralarında savaşma imkanı verilmeli! Provokatörlerin dolmuşuna binip Barış Süreci'ni sabote etmek isteyen İP-İT vesaireler otobüslere bindirilip Kandil civarına götürülmeli; ellerine silah tutuşturulup barış karşıtı PKK'lılar ile savaşma imkanı verilip çok sevdikleri savaşı doya doya yaşamaları sağlanmalı. Ya barışın değerini anlayana kadar ya da birbirlerini öldürüp bitirene kadar savaşsınlar! Hazır PKK ile bir Barış Süreci başlamışken, FETÖ ile de bir Sulh Süreci başlatılabilir. Barışmak istemeyenler dışarda efendilerinin kucağında oturmaya devam etsin; ama devletimiz barışmak isteyenlerle oturup konuşmalı, bence. Bana PKK'ci ve FETÖcu diyenler çıkacaktır... Desinler. Hatta, barış olursa barışın şerefine iki sene hapis yatmaya hazırım (bir sene 5816'dan var; bir sene de barış için yatarım; ama emeklilikten sonra, birkaç senem kaldı!). Zamanında Apo'yu hiç sevmediğim halde (hala da sevmiyorum), "Apo barışa vesile olsun, elini öpeceğim!" demiştim. O fırsat kaçtı, barış olsa da elini öpmem artık ama barış olmazsa İmralı'dan tabutla çıkabilir ancak! Topyekün bir toplumsal barış olmazsa yaklaşmakta olan üçüncü dünya savaşında topyekün perişan olacağız. https://x.com/CevdetAkbay/status/1850049125859065910 (26 Ekim 2024)

Comments

Popular posts from this blog